Balıkesir Altıeylül Belediyesi Meclis ve İmar Komisyon Üyesi, Büyükşehir Belediyesi Plan Bütçe Komisyonu Üyesi MHP’li Yüksek İnşaat Mühendisi Uğur Güneri, şehirdeki eski ve çarpık yapılaşmaya dikkat çektiği yazısında yöneticileri daha duyarlı olmaya davet ederken, atılacak adımlar noktasında da önemli ipuçları verdi.

Balıkesirli Yüksek İnşaat Mühendisi Uğur Güneri yerel ve ulusal basında Balıkesir ve İstanbul’da beklenen depremlerle ilgili açıklama yapanları korku imparatorluğu yaratmakla suçladı. Güneri günümüzde “deprem ne zaman olacak” yerine binaların depreme dayanıklı olup olmadığıyla ilgili gündem oluşması gerektiğini söyledi.

Dünyada depremin ne zaman ve ne büyüklükte olacağını bilebilecek bir teknolojinin bulunmadığını hatırlatan Yüksek İnşaat Mühendisi Uğur Güneri, depreme karşı güvenlik sağlamak için çalışması gerekenlerin inşaat mühendisleri olması gerektiğini dile getirdi. Televizyonlarda depreme ilişkin ileriye dönük yorum yapanların dikkate alınmamasını isteyen Uğur Güneri, insanların bu kişileri dinlemek yerine oturdukları binanın güvenli olup olmadığını öğrenmeleri için çaba sarf etmelerinin daha doğru olacağını söyledi.

“TELEVİZYONLARDA DEPREM İÇİN KORKU İMPARATORLUĞU YARATILIYOR”

Deprem öldürmez, binalar öldürür sözünün hiç bir zaman unutulmaması gerektiğini söyleyen Yüksek İnşaat Mühendisi Uğur Güneri Yenigün’e deprem konusunda şu açıklamayı yaptı:

“Balıkesir’in depremselliği herkesin malumu, etrafımız fay hatlarıyla çevrili. Bu fay hatları çok etkin olmasa da arada sırada kendini belli ediyor. Kabakdere, Pamukçu, Sındırgı gibi bölgelerimizde sık sık olmasa da depremler sürekli meydana geliyor. Zaten bölgemiz jeotermal bir bölge olduğu için deprem olmaması mümkün değil. Ama deprem konusunda bazı arkadaşlar; jeoloji mühendisleri veya jeofizik mühendisleri çıkıyorlar “yok 7 büyüklüğünde, 7,5 büyüklüğünde deprem olacak” diyorlar. Sanki ellerinde bir ölçü aleti var da nasıl ölçtülerse olabilecek depremin büyüklüğünü tespit etmişler. Bu tür açıklamalar yapanlar sadece korku imparatorluğu yaratıyorlar Balıkesir’de. Tabi bu sadece Balıkesir’de değil televizyonlardaki tartışma programlarına da çıkanlar aynı şekilde ileriye yönelik yorumlar yapıyorlar. Hem de kesinmiş gibi bunu yapıyorlar. Televizyona çıkan yorumcular Ege’de bir deprem oluyor Rodos tarafında hemen İstanbul’da ne zaman deprem olur onu konuşuyorlar. Ama Ege’de deprem üreten fay hattıyla İstanbul’daki fay hattı çok garklı ve birbiriyle ilişkisi olmayan fay hatları. Ama gel gelelim bunu İstanbul’la ilişkilendiriyorlar illa İstanbul’da deprem meydana getirecekler. Ha İstanbul’da deprem olur mu? Olacak. Elbet bir gün olacak ama ne zaman olacağını şu anki teknolojiyle önceden tespit etmeleri mümkün değil. Bunu tespit etmek için gereken teknoloji dünyanın hiç bir yerinde bulunmuyor. Ama şöyle bir şey var; fayların üzerine ölçüm aletleri koyarak anlık hareketleri tespit ediyorlar. Ne kadar sıkışma, gerilme var bunları görebiliyorlar ama bunun ne zaman kırılabileceğini ön görmek mümkün değil. Yalnızca bildiğim kadarıyla Japonya’da 1-2 saniye öncesine kadar tespit ediyorlar ama bu süre de insanların önlem alması için yeterli olmuyor. O yüzden bizim ülkemizdeki mühendis olan kişilerin deprem ile ilgili söylemleri yanlış oluyor.

“DEPREM OLACAK MI YERİNE BİNAM SAĞLAM MI DENMELİ”

Günümüzde deprem olacak mı diye konuşmak yerine binaların durumuyla ilgili konuşmak lazım. Depreme karşı güvenlik sağlamak için çalışması gerekenler inşaat mühendisleri olması gerekiyor. Çünkü Jeoloji mühendisleri zemin katmanlarının Jeolojik yapısını belirler, jeofizik mühendisleri zeminin fiziksel yapısını belirlerler. Yapısal tedbirlerin alınmasını sağlayacak kişiler inşaat mühendisleridir hatta geoteknik mühendisleridir. Çünkü zeminle yapı/bina arasındaki ilişkiyi kuranlar inşaat mühendisliği disiplinidir. Günümüzde zemin etütleri niye ön plana çıkıyor, devamında zemin etütleri konuşuluyor tartışılıyor? Binanın yapımında en büyük etken olduğu için konuşuluyor. Kafana göre binaya şu kadar demir koyayım, şu kadar beton harcayayım diyemezsiniz. Bu zeminin parametreleri vardır. Bu değerleri tespit edersiniz ondan sonra binanın temelini, kolon ve kiriş boyutlarını belirlersiniz. Zeminin bataklık olması hiç önemli değil, bataklıkta bile bina yapabilirsiniz. Buna uygun zemin iyileştirmeleri ve temel çeşitlerini seçersiniz. Kazık temel olur veya zeminin durumuna göre rayda temellere yapılıyor olabilir. Zemin parametreleri iyiyse sürekli temel de yapılabilir.

“DEPREMLERDE CAN KAYBINI EN AZA İNDİRECEK ÇALIŞMALARI İNŞAAT MÜHENDİSLERİ YAPAR”

Depremlerde can kaybını en aza indirmek için çalışma yapabilecek kişiler inşaat mühendisleridir. mühendislik disiplinlerinin çalışma alanı burası değildir. Bu arada 7-7,5  büyüklüğünde deprem olur diyenler  “ben söylemiştim de oldu” demek için bunu söylüyorlar. Yani depremleri öngörebilecekmiş konuşuyorlar. Burada tedbir alması gerekenler belediyeler olup, yönetmelikler çerçevesinde bu tedbirlerin alınmasını sağlayacak olanlar inşaat mühendisleridir. Televizyonda programa çıkıp sürekli deprem olacak şeklinde konuşuyorlar. Çok bildiklerinden değil ama medyatik olmak için televizyona çıkıyorlar. Depremin ne büyüklükte olacağını bilemezler. Ama hiçbir televizyon kanalında inşaat mühendisi çıkmıyor, onların görüşleri alınmıyor.

“BEKLENEN DEPREM ÖNCESİ YAPMAMIZ GEREKENLER”

Bizim beklenen deprem öncesinde yapmamız gereken güvenli binaların inşası olmalıdır. Yani temelimiz sağlam olacak, temelimiz o zemine uygun olacak. Zeminin cinsi neyse ona göre temel seçmemiz gerekecek. Bunu seçecek kişi de inşaat mühendisidir.  Televizyonlarda olumsuz konuşanlar herkesi kentsel dönüşüme sevk ediyor. Kentsel dönüşüm elbette eski ve güvensiz yapılar için mutlaka gerekli. Ama konuşulanlardan sonra vatandaşlarımız bireysel olarak kentsel dönüşümü tercih ediyorlar. Oysa ada bazlı kentsel dönüşümle daha güzel ve dayanıklı yapılar çevresiyle, sosyal donatılarıyla birlikte sağlanabilir. Küçücük parsellerle kentsel dönüşüm yapılmamalı, bölgesel olarak kentsel dönüşüm ele alınmalı. Tabi bunun maliyeti de çok olacağından bunun devlet desteğiyle yapılması büyük önem arz ediyor. Mesela Gümüşçeşme’ye bütünüyle ele alıp kentsel dönüşüm düşünülebilir. Orada kentsel dönüşüm yaparken yeşil alanı, sosyal donatı alanlarını geniş olmalı. İnsanların spor yapabileceği, nefes alabileceği, yürüyüş yapabileceği yerlerin de olması önemlidir. Mesela Akıncılar Mahallesi senelerdir konuşuluyor ama hiçbir adım atılamadı.

“OTOPARK YÖNETMELİĞİ SIKINTILI OLUR”

Deprem yönetmeliği 1999 depreminden sonra büyük değişikliğe uğradı ama o günden bu yana da yönetmelikte ciddi değişiklikler yine oldu. Mesela son çıkan otopark yönetmeliğiyle Balıkesir’de mevcut mahallelerde uygulanabilirlik çok zor olacaktır. Çünkü inşaat yapılan parseller çok küçük. 200-250 metrekarelik parsellere binalar yapılıyor. Bu parsellere otopark yapmak yerine belediyelerin göstereceği otopark alanlarında çözüme kavuşturulabiliyor. Otopark yönetmeliği yeni imara açılacak alanlarda uygulanabilir çözüm olacaktır.

“İNŞAAT MÜHENDİSLERİ HER ZEMİNE DAYANIKLI BİNA YAPABİLECEK BİLGİ VE BİRİKİME SAHİPTİR”

Büyük depremlere dayanıklı binaları tüm meslektaşlarım yapar. Kurallara, yönetmeliklere uyulduğu zaman bırakın 7,5 büyüklüğünü 10 büyüklükteki depremlere dayanıklı binalar rahatlıkla yapılabilir. Ama bir binaya bu 7,5 büyüklüğüne bu 8 büyüklüğündeki depreme dayanır diyemezsiniz. Sadece sen zemine uygun bina yapacaksın. Bina yapılan zeminin parametreleri var, zemin büyütme katsayıları var. Bunların dikkate alınması gerekiyor. Çünkü hatırlanacağı üzere İzmir’de denizde olan depremde Bornova’da yıkım oldu. Çünkü Bornova’nın zemini tarımsal alan, yani yumuşak zemin. Denizde 5 büyüklüğündeki deprem oraya gelinceye kadar büyüyor. Balıkesir’de bu tür sıkıntılı zemin azda olsa var. Ova ve tarımsal alanlarda var ve oraları zaten imara açılmıyor. Tek veya iki katlı bina yaparken dahi o binanın temeline dikkat edeceksin. Çünkü deprem olduğunda sıvılaşma diye bir olay var, sıvılaşma meydana geldiğinde binayı komple zeminin içine batırır.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM ÖNEMLİ”

Depremden korunmak, mal ve can kayıplarını en aza indirebilmek için yeni yapılacak tüm binaları mevcut deprem yönetmeliğine göre tasarlamak, uygulamasını, denetimini de sağlamak lazımdır. Eski tarihli, güvenlik testleri yapılarak yıkılması gereken binaları tespit edip bunları da yenilemek lazım. Eski binalar arasında durumu iyi olanların ise güçlendirilmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm uygulamalarının ada bazında yapılması daha kullanışlı ve sağlıklı olur. Ama en büyük dert kaynak sağlamak. Bunu yapabilmek için devlet desteği şart. Çünkü müteahhit bazında bunun gerçekleştirilmesi zor olacaktır. Burada Belediyeler ayağını da unutmamak gerekir, bakanlık-belediye birlikte hareket ederek devlet destekli ada bazlı kentsel dönüşüm sağlanabilir. En önemlisi de ne kadar deprem yönetmeliklerine uygun yapı yaparsak yapalım depremin hangi büyüklükte olacağını, ne kadar süreceğini bilemeyiz. Dolayısıyla yaptığımız bina yıkılsa bile güvenlikle kalabileceğimiz toplanma alanlarının da olması lazım. Deprem toplanma alanları Balıkesir’de de var fakat yeni çok katlı yapılaşma oldukça bu yerler de azalıyor. Bunlara dikkat etmek lazım. Belediyelerimiz şehrin belirli noktalarında toplanma alanlarını tespit etti. Tüm bunların yanında vatandaşlarımız da deprem öncesi, deprem sırasında ve deprem sonrasında neler yapacağını çok iyi bilmesi gerekiyor. Halkımızın çoğunluğu bu konuda bilinçli olduğu takdirde depremde yaşanacak olumsuzluklar azalacaktır diye düşünüyorum.” dedi.