Fazla Abartmadık mı?

Yerel Yönetimlerden yani vatandaşa dokunan en yakın kamu gücünden bahsediyoruz.
Her başımız sıkıştığında, her dara düştüğümüzde hatta “her çatıya çıktığımızda” yanımıza çağırdığımız belediye başkanlarından bahsediyoruz.
Tamam, AK Parti iktidarı ‘Sosyal Belediyecilik’ diye başlayıp, ‘Gönül Belediyeciliğine” ulaştırdığı anlayışı ile çaresiz kalan halkın imdadına koştu ama…
Ama diyoruz;
Zira abartmadık mı??
Toplumdaki yozlaşmanın geldiği seviyeden olsa gerek, belediyeleri gerçek mecrasından çıkarıp, adeta kamunun finansörü durumuna sokmadık mı?
Okul bahçe duvarlarını onarmak, belediyenin işi mi?
Milli Eğitim Bakanlığı ne iş yapar?
Camilere ses sistemi sağlamak zorunda mı belediyeler, Diyanet bütçesi veya vakıf nerelerde?
Velhasıl, yerel yönetimlerin omuzlarına yüklediğimiz sorumluluklar artık katlanılmaz boyutlara ulaştı.
“Geleceğimize bırakacağımız miras” söylemleri ile yaşanabilir bir kent istediğimiz yöneticiler, sokaktan gelen ardı arkası kesilmeyen talepleri gerek hatır, gerekse oy kaygısı ile yerine getirmekten işlevlerini kaybetti…
Sayıştay Raporlarını iyi inceleyin..
“Kitabına uydurmak için” yapılan hamleler çoğu kez ‘radara girmese bile’ bazen iş açıyor bürokratına.
Taraftarlara para vermek için şişirilen faturalar, partililere şirin görünmek uğruna düzenlenen geziler bile artık katlanılmaz rakamlara ulaşıyor.
Lütfen, kendi derneklerinizi, kendi sendikalarınızı, vakıflarınızı kendi bütçeleriniz ile yönetin.
Yerel Yönetimlerin bütçelerine göz dikmeyin.
Parti Teşkilatlarının belediyelere bakış açısı ise, başlı başına facia.
Hemen her siyasi parti ‘Geçim Kapısına’ çevirmiş belediyeyi.
O ayrı bir yazı konusu…