GenelGündemSiyaset

Bozkurt, Depremde Yapılanları Anlattı

Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremlerde neler yaptıklarını anlattı.

Türkiye, geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin acısıyla sarsıldı. Depremin üzerinden 1 yıl geçerken, Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt binlerce insanın hayatını kaybettiği depremler sonrası yaptıkları çalışmaları anlattı. Bozkurt, büyük yıkımın ikinci gününden itibaren bölgede çalışmalara başladıklarını ve 58 kişiyi enkaz altından sağ olarak kurtardıklarını söyledi. Esenyurt’ta tüm alt yapı ve üst yapı stokunun tek tek incelendiğini belirten Bozkurt, yaptıkları çalışmalar sonucunda ilçedeki tüm riskleri tek tek tespit ettiklerini açıkladı. Göreve geldiğinde Esenyurt Belediyesi Arama Kurtarma Ekibini (ESAK) kuran Bozkurt, depreme yönelik çalışmalarla ilgili şunları söyledi:
“Özel kalem müdürümüz saat 5 sıralarında beni aradı, çok büyük bir deprem olduğunu söyledi. Gelen haber üzerine belediyeye geçtim ve arkadaşlarla ne yapabiliriz konusunda bir toplantı yaptık. Ben göreve geldiğimde en çok önemsediğim konuların başında deprem geliyordu. Bu nedenle Esenyurt Arama Kurtarma (ESAK) adı altında tam donanımlı 44 kişilik bir ekip kurmuştuk. Bu ekipten 22 arkadaşımız Hatay bölgesine yönlendirildi. Ben de ertesi sabah bölgeye gittim. Çok büyük bir yıkım vardı gerçekten. Ekibimiz Antakya bölgesinde çalışıyordu ve 2 günde 40’a yakın depremzedeyi sağ olarak çıkarmayı başarmışlardı enkazdan. Yine göreve geldiğimde muhtemel afet durumlarında arama kurtarma çalışmalarında kullanılması için iki tane tam donanımlı araç almıştık, bunlarla beraber ambulanslarımızı da bölgeye sevk ettik. Aynı zamanda lojistik destek vermek için bölgeye birçok eşya, makine, ekipman ve personel yönlendirdik.”

“Savaştan çıkmış gibiydik’’
Bozkurt, “Ben gittiğimde 40’a yakın vatandaşımızı enkaz altından sağ olarak çıkarmışlardı. Ben gittikten sonra da 18 kişiyi enkazdan kurtardık. Ben de birçok enkazın içine girdim. Beni üzen çok fazla durumla karşılaştım bölgede ama beni en çok etkileyen olay Defne bölgesinde yaşandı. Bir baba düşünün yıllarca Arabistan’da çalışmış, ömrü boyunca o daireyi almak için uğraşmış. 7 katlı o bina çökmüş, eşi kurtulmuş ancak binanın 2. katında kızı ve oğlu bulunuyordu. 7 katlı bir binanın enkazının altında bir cana ulaşmak gerçekten çok zor. Epeyce bir süre uğraştık. Sonra o baba bana gelip, ’Çocuklarımın canlı geleceklerine artık inanmıyorum, lütfen onların bedenlerini bir bütün olarak çıkarın’ diyerek ellerime ayaklarıma kapandı. Bu benim için çok büyük bir hüzündü. 2 gün kadar bir süre çalıştıktan sonra o babanın oğlu ve kızının cansız bedenlerine ulaştık. Bir insana oğlunun ve kızının cansız bedenini teslim ettiğinde bile memnuniyet duyan insanları görmek gerçekten çok üzücüydü. Bu şekilde şahitlik ettiğimiz çok sayıda hikâye var. Sanki savaştan çıkmış gibiydik” dedi.

“Depremzedeleri yalnız bırakmadık”
Depremzedelerin yalnız bırakılmadığını söyleyen Bozkurt, Depremden sonra yaklaşık 6 ay kaldık bölgede. Çünkü orada ihtiyaçlar devam ediyordu. Biz zaten deprem sonrası yaşanacakları tahmin ediyorduk. Organizasyonumuzu buna göre planladık. Bir başkan yardımcımız ve bir müdürümüz aylık görevlendirme ile orada kaldılar. Hem yardımların dağıtımı için hem de oradaki kadın ve çocukların psikolojik desteği için sağlık ve güvenlik ekiplerimiz uzunca bir süre bölgede kaldılar ve ihtiyaçların karşılanması için çalıştılar” ifadelerini kullandı.

“Kimse binasına tolerans göstermemizi beklemesin”
Bina yaparken tolerans gösterilmesini isteyenleri deprem bölgesine götürdüklerini ifade eden Bozkurt, “Ben mühendis olmamdan kaynaklı orada gördüğüm, bugüne kadar edindiğim tecrübelerin, görüşlerin ve burada yapılmak istenenlere karşı duruşumun ne kadar anlamlı olduğunu gördüm. Burada bir takım binaların bazı yerlerine tolerans göstermemizi isteyen kişilerin sonuçları görmesi açısından ziyaretler planladık. Muhtarlarımızı, sivil toplum kuruluşlarını, proje ofislerini, iş adamlarının büyük bir bölümünü bölgeye davet ettik. Kent konseyini ve kent konseyinin bileşenlerini, mühendisleri, müteahhit arkadaşları oraya götürdük. Yanlış yaptığınız binalara tolerans göstermemizi istemeniz durumunda nelere sonuç vereceğini görsünler istedik. Bazı vatandaşların binaları ile ilgili gelen taleplere neden izin vermediğimizi gelin anlayın ve görün istedik. Bazı acılar yaşanabilir ancak bu acılardan ders çıkarmazsak acılar artık bizim kaderimiz olmaya devam eder. Yeter ki bilime inanalım, ahlaka inanalım. Böyle davrandığımızda ben inanıyorum ki acıların büyük bir bölümü artık yaşanmayacaktır. Yaşanan sorunlar da telafi edilecektir” diye konuştu.

“Prof. Dr. Naci Görür ile çalışmalarımız devam ediyor”
Prof. Dr. Naci Görür ile çalışmalarının devam ettiğini belirten Başkan Bozkurt, “Biz Esenyurt’u depreme dirençli hale getirmek için envanterimizi çıkarmakla başlayıp, zemin etütleri, bütün teknik çalışmaları tamamladık. Prof. Dr. Naci Görür hoca ile çalışmanın ortasında tanıştık. Topladığımız verileri onun sistemi üzerinden değerlendiriyoruz. Altı ana başlıkta Esenyurt’u depreme dirençli hale getirmek için çalışıyoruz. Bunlardan bir tanesi yönetim sistemimizi yeni baştan depreme dirençli hale getirmek için başlattığımız proje. İkincisi halkın bilinçlendirilmesi konusu. Halkın depreme dirençli olması ve bilinçlenmesi için bir takım çalışmalar, tatbikatlar yapıyoruz. Üçüncü çalışmamız alt yapı ve üst yapımızın tamamen gözden geçirilmesiydi. İSKİ, İGDAŞ, BEDAŞ, Karayolları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman Bakanlığı gibi kurumlara gördüğümüz aksaklıklarla ilgili gerekli yazıları yazdık. Yine kendi sorumluluk alanımızdaki noktalarda çözümler üreterek, neler yapılması gerektiğini belirledik. Üst yapı ile ilgili bina envanterlerimizi çıkardık. Biz artık muhtemel bir İstanbul depreminde Esenyurt’un hangi bölgesinin nasıl etkileneceğini biliyoruz. Buna göre üst yapıdaki binaların durumunu tespit ediyoruz. Bu binaların ne kadarı hangi şiddette bir depreme nasıl dayanacak, nasıl etkilenecek ve hangi konumda kalacaklar bunun çalışmalarını yaptık. Kullandığımız son teknolojik sistemle Esenyurt’un hangi bölgelerinde çökme var, hangi noktalarda kayma var, bunun da aylık periyotlarla takibini yapıyoruz. Baktığınız zaman Esenyurt, Türkiye’nin yüzde 6 gayri safi milli hasılasını üretiyor. Bunun için de gerekli çalışmaları tamamladık. ESAK’ı kurmuş olmak yaptığımız önemli işlerden bir tanesiydi bence. Yani ben hiçbir şeyin insan hayatından daha değerli olduğunu düşünmüyorum. 58 kişiyi enkaz altından çıkarıp kurtarmak kadar daha değerli bir iş yaptım mı bilmiyorum. Onlara umut olmak, onların yüreğinde, hafızasında olmak benim için çok kıymetli. Benim bu hayatta elde etmiş olduğum en önemli başarı” dedi.
Bozkurt, sözlerine şöyle devam etti.
“Son zamanlarda özellikle siyasetçiler bir ayrıştırma politikası izliyorlar. Ben Antakya’dayken akşamları keşif için sokağa çıkıyordum ertesi gün çalışma yapılması gereken noktayı belirlemek için. Orada şunu gördüm; insanlar enkazlarda çalıştıktan sonra yorgunluklarını gidermek için sohbet ediyorlardı. Türkiye’nin her bir bölgesinden insan oradaydı. Kürtler Kürtçe şivesiyle, Lazlar Lazca, Trakyalılar Trakya şivesi ile konuşuyorlardı ve birbirlerine yardımcı oluyorlardı. Bu o kadar değerli bir durum ki aslında. Bizler gereksiz bir gündem oluşturuyoruz ve bunun içinde çırpınıp duruyoruz. Bu nedenle hayatın gerçek sorunlarını göremiyoruz. Bizim bu saçma sapan tartışmalardan ve ayrışmalardan bir an önce kurtulmamız lazım. Artık hayatın gerçekleri üzerine konuşmamız lazım. Bizim farklı değerlere, inançlara, kökenlere sahip olmamız bizim zenginliğimiz, kavga nedenimiz değil. Deprem, işsizlik, çocuklarımızın geleceği, dünya barışı, doğanın korunması konuları ise asıl meselelerimiz. Güzellikleri, sevgiyi, birliği, beraberliği güçlendirmeye çalışmak lazım. Bizlere düşen görev insanlarımızı benim çocukluk yıllarımda olduğu gibi endişe etmeden geleceğe güvenle bakacağı bir çizgiye oturtmamız lazım ülkemizi” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir