Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı adayı olduğunu açıklayan Özgür Özel, “Parti içi iktidarı kazanmak için değil, partimizi iktidar yapabilmek için Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığına adayım” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Başkanlığına aday olduğunu bugün CHP Genel Merkezi’nde gerçekleştirdiği basın toplantısında açıkladı. Toplantıya Özel’in ailesinin yanı sıra CHP Parti Meclisi Üyesi Veli Ağbaba, CHP Parti Meclisi Üyesi Seyit Torun ve çok sayıda milletvekili de katılım sağladı.
“39 milletvekilinin başka partilere verilmesi parti vicdanında, parti tarihinde unutulmayacak bir hasar bırakmıştır”
Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde yapılan ittifakları ve ittifak üyesi olan partilerin milletvekili adaylarının CHP listelerinden girmesini eleştiren Özel, “Bu ideolojik netlik, siyasal ve sosyal ittifaklara engel teşkil etmez. İttifak siyaseti, ittifak kuranların birbirine dönüştüğü, benzediği siyaset olmamalıdır. Tersine birbirine benzemeyen partilerin kendi kimliklerini koruyarak ortak hedef etrafında birleşmeleri, verimli bir ittifakın en önemli şartıdır. İttifaklar parti vicdanında karşılık bulacak şekilde tasarlanmalıdır. Örneğin, partimizin seçilecek sıralarından 39 milletvekilinin başka partilere verilmesi parti vicdanında, parti tarihinde unutulmayacak bir hasar bırakmıştır. Bu süreç hiçbir parti içi müzakereye, üzerinde uzlaşılmış bir iç hukuka, objektif ölçme-değerlendirme kriterlerine dayanmaksızın ve parti içi denetime kapalı olarak yürütülmüştür. Aynı şekilde partiler arası imzalanan protokollere dair seçilmiş kurulları bilgilendirmelerin dahi yapılmadığı süreçler işletilmiştir. Bu ölçüde yetki kullanıp, sorumluluk üstlenmeyen bir yönetim tarzı kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
“Örgütlerimiz, siyaset üreten, toplumsal bağları güçlü, bir yapıya kavuşturulmalıdır”
Genel başkan olarak seçilmesi durumunda CHP’yi Türkiye’nin en iyi yönetilen siyasi partisi değil, en iyi yönetilen kurumu haline getirmek istediklerini belirten Özel, “Hesap verebilir, denetlenebilir, şeffaf, katılımcı süreçleri işleten, denge denetleme mekanizmalarını etkinleştiren, ölçme değerlendirmeden en iyi şekilde yararlanan canlı ve diri bir kurumsal yapı hedeflenmelidir. Örgütlerimiz, siyaset üreten, toplumsal bağları güçlü, yeni mücadele biçimleri üretebilme kapasitesi yüksek bir yapıya kavuşturulmalıdır. İkinci yüzyılın CHP’si, üye yapısı, örgütlenme biçimi, karar alma süreçleri, parti yönetimi, parti içi demokrasi, katılım ve etik ilkeler bakımından köklü değişimler ile yoluna devam etmelidir” diye konuştu.
“MYK üyelerinin 2/3’ü PM üyeleri arasından seçilecek”
Seçilmesinden sonra köklü bir reform gerçekleştirileceğini ifade eden Özel, “Milletvekili, belediye başkanı ve meclis üyeleri adaylarının belirlenmesinde önseçim yöntemi esas alınacak, yeniden aday gösterilecek yerel yöneticiler için ise halkın mutlak memnuniyetini ölçen objektif kriterler gözetilecektir. Genel merkez yöneticileri, milletvekilleri, belediye başkanları ve meclis üyeleri için 3 dönem sınırı getirilecektir. Genç ve engellilerin parti organlarında ve aday listelerindeki temsiliyetinin artırılması sağlanacak, kadınlar için eşit temsil benimsenecektir. MYK üyelerinin 2/3’ü PM üyeleri arasından seçilecek. Genel Başkan tarafından atanan MYK üyeleri, güvenoyu alacaktır. Parti Meclisi gerçek bir Meclis gibi çalıştırılacak, parti politikalarının belirlenmesinde danışmanlar değil, Parti Meclisi mutlak söz sahibi kılınacaktır. Parti örgütü bir yük olarak görülmeyecek, genel merkezle il ilçe örgütleri arasındaki bağ güçlendirilecek, il başkanları siyasal süreçlerin aktörü haline getirilecektir. Parti Okulu yenilenecek, bir Parti Akademisi kurulacaktır. Bunların yanı sıra daha pek çok öneri ve reform tutum belgemizde detaylarıyla yer almaktadır” dedi.
“Parti içi iktidarı kazanmak için değil, partimizi iktidar yapabilmek için Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığına adayım”
Neden aday olması gerektiğini sıralayan Özel, “Ülkemizin ve çocuklarımızın hak ettiği bir gelecek için; kurum ve kurallarıyla çalışan demokrasiyi partimizde ve ülkemizde egemen kılmak için; gençleri partimizin merkezine almak, partiyi gençliğin çekim merkezi yapmak için; kadınların etkin olacağı parti yapısı ve siyaset tarzını güvence altına almak için; emeğin sömürülmesini engellemek için; tüm öğrencilerin laik ve bilimsel eğitime erişim hakkını tesis edebilmek, cemaat/tarikat yurtlarında başka Enes Kara’ların canlarına kıymaması için; sağlık hizmetlerinden herkesin eşit, ayrımsız ve ücretsiz yararlanabileceği bir Türkiye için; başka Soma’lar, başka Ermenek’ler, başka Amasra’lar, başka Hendek’ler, başka Çorlu’lar, başka Afyon’lar yaşanmaması için; parti içi iktidarı kazanmak için değil, partimizi iktidar yapabilmek için Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığına adayım” şeklinde konuştu.
Genel başkan adaylığını açıkladıktan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özel, resmi kurultay kararı açıklanana kadar görevinden ayrılmayacağını ancak resmi kurultay kararı alındığı zaman bu kararı yeniden gözden geçireceğini söyledi.
Kurultayın hızlı bir şekilde yapılması gerektiğini söyleyen Özel, genel başkan olamaması durumunda CHP’den ayrılmayacağını, partinin bir neferi olarak çalışmaya devam edeceğini ve CHP’nin baba ocağı olduğunu ifade etti.
Seçilmesi halinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını destekleyip desteklemeyeceğinin sorulmasına cevap veren Özel, iki belediye başkanının da vatandaşlar tarafından memnuniyetle karşılandığını ancak kesin kararın Parti Meclisi tarafından verileceğini açıkladı.
“Genel kayıt yerine sadece ‘TSK bu köylüleri atmadı mı kardeşim’ kısmı verilmiş ve büyük bir linç kampanyası başlamıştır”
Sezgin Tanrıkulu’nun Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik sözlerinin sorulması üzerine konuşan Özel, “Sezgin Tanrıkulu kendisine bir canlı yayında ‘terörist’ diyen ve ‘Atatürk’e hakaret ettin’ diyenlere cevap vermek üzere bağlanır. Canlı yayın sırasında kendisine Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili bir soru yönlendirilir. O konuda TSK’ya ilişkin verdiği soru önergesine verdiği cevap o kısmıyla alınır ve bir linç kampanyası başlar. Oysa kendisinin bahsettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı 1980’lerin, hepimizin utanç duyduğu ve Kürt sorununu kronikleştiren, en derin hale getiren o utanç döneminde bazı TSK mensuplarının, utanç duyulacak bazı mensupların helikopterden attıkları köylülere ilişkin bir karardır. Sezgin Bey, ‘böyle şeyler geçmişte olmuştur, TSK’dan şaibeyi kaldırmak için bu sorular sorulmak durumundadır’ demiştir. Ama genel kayıt yerine sadece ‘TSK bu köylüleri atmadı mı kardeşim’ kısmı verilmiş ve büyük bir linç kampanyası başlamıştır” ifadelerini kullandı.